Bakmasını bilen insan her şeyde bir güzellik görür. İnsan 'bakar kör'lerden olmamalıdır. Görüp de fark etmemek, dinlemek ve duymamak ne kadar şaşılacak şeylerdir. Çünkü bunların arasında fark vardır. İnsanlar aynı şeye baktıkları halde farklı şeyler görürler. Bir insan güle bakarken 'ne kadar dikenliymiş' derken öteki ise 'dikenlerine rağmen ne güzel yaprakları ve ne hoş bir kokusu varmış' der. Her şeye güzel tarafından bakmayı bilmelidir. Güzel bakabilen kişiler güzel düşünürler. Güzel düşünenler ise hayatından lezzet alırlar. Fiziksel bakımdan körlük, görmeye engel değildir. İnsanın gözü somut şeyleri, kalbi ise soyut şeyleri görür. Mühim olan kalp gözünün açık olmasıdır. Tabii ki bu, herkese nasip olmayan yüce bir mertebedir. Fakat bununla öyle 'altıncı hissim kuvvetlidir' vb. diyenlerin, hiçbir ibâdet yapmadığı halde 'sen kalbe bak, kalbim temiz' şeklinde boş konuşanların kastedilmediği bir gerçektir. İnsan kâinata ibret nazarıyla baktıkça hayret etmemesi mümkün değildir. Kötü gözle bakan insan güneşli günde karanlıktan başka bir şey görmez.